Bir zamanlar Türkiye'nin stratejik tarım ürünlerinden biri olan tütün, ne yazık ki bugün neredeyse tarih oldu. Önce üretici zorlandı, sonra işçisi işsiz kaldı, tüccarı başka alanlara yöneldi. Birkaç yıl içinde bu kadim ürünümüz, "mavi küf" gibi gerekçelerle sistemli bir şekilde üretimden çekildi. Yerine ne kondu? Mısır, buğday, arpa, çavdar… Ancak onlar da yapılan masrafı karşılayamaz hale geldi. Üretici kazanamadı, üretim sürdürülemedi.
Bugün benzer bir senaryoyla karşı karşıyayız: Bu kez tehdit altında olan ürün fındık.
Karadeniz'in simgesi, kırsal ekonominin bel kemiği olan fındık; yalnızca üretici için değil, aynı zamanda toplayıcı işçiler, tüccarlar, ihracatçılar ve ülkemiz ekonomisi için de paha biçilemez bir gelir kaynağıdır. Fındık Türkiye için sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda güçlü bir dış ticaret kalemidir. Dünyada "Türk fındığı" markası, kalitesi ve aromasıyla kolay kolay ikame edilemeyecek bir yere sahiptir.
Peki şimdi ne oluyor?
Karadeniz bölgesindeki üreticiler, son yıllarda hızla yayılan ve müdahale edilmezse felakete yol açabilecek bir zararlı ile baş etmeye çalışıyor: Kahverengi kokarca böceği. Bu istilacı tür, fındık başta olmak üzere birçok bitkiye zarar veriyor. Meyveyi kurutuyor, rekolteyi düşürüyor, kaliteyi yok ediyor. Ve en kötüsü, yayılma hızı korkutucu derecede yüksek. Bölgede bazı üreticiler çareyi fındık bahçelerini sökmekte aramaya başladı bile.
Ama sormak lazım: Fındık sökülürse yerine ne dikilecek?
Karadeniz'in eğimli arazilerinde, fındık kadar dayanıklı ve getirisi yüksek başka hangi ürün yetiştirilebilir? Üstelik bu sadece ziraî bir mesele değil; ekonomik, sosyal ve hatta kültürel bir meseledir. Fındık tarımı yok olursa, mevsimlik işçiler iş bulamayacak, kırsaldaki genç nüfus başka şehirlere göç edecek, bölgedeki esnaf da bu çöküşten nasibini alacaktır.
Üstelik sadece iç piyasa değil, ihracat da darbe alacak. Türkiye, dünya fındık üretiminin yaklaşık %60-70'ini karşılayan bir ülke. Bu büyük pazar payı, onlarca yılda kurulmuş bir güvenin, kalitenin ve istikrarın sonucudur. Eğer bu üretim sekteye uğrarsa, yerimizi başkaları alır ve geri kazanmak neredeyse imkânsız hale gelir.
Dolayısıyla bu konu, sadece üreticilerin derdi olmaktan çıkar, bir milli meseleye dönüşür.
Bu noktada devletin rolü hayati önem taşıyor. Bugün kahverengi kokarca zararlısına karşı yalnızca üretici değil, Tarım ve Orman Bakanlığı da eş zamanlı mücadele yürütmelidir. Bilinçli ilaçlama, biyolojik mücadele yöntemleri, eğitim programları ve bölgesel tarımsal desteklerle bu tehdit durdurulabilir. Aynı zamanda alternatif ürün planlamaları da uzun vadeli olarak ele alınmalıdır ama fındık gibi stratejik bir üründen bu kadar kolay vazgeçilmemelidir.
Tütün nasıl ki bir zamanlar ihmal edildi ve sonuçları yıllar sonra ağır bir şekilde hissedildi, fındık da aynı yoldan gitmemeli.
Unutmayalım: Fındık, bu ülkenin toprağından çıkan altın değerinde bir üründür. Her bir bahçe, sadece çiftçinin değil, ülkenin geleceğine yapılan bir yatırımdır. Bugün mücadele edilirse, yarın kazanılır. Ama vazgeçilirse, bir daha asla yerine konulamaz.
Osman Dost