Türkiye'de seçim güvenliği son yıllarda yeniden tartışma konusu haline geldi. Özellikle 2017 referandumunda mühürsüz oy pusulası ve zarfların geçerli sayılması gibi kararlar, seçim süreçlerine duyulan güveni ciddi şekilde zedeledi.
1950'lerden 2000'li yıllara kadar geçen dönemde seçimlerin genel olarak adil ve şeffaf geçtiği, itirazların ise hukuk içinde çözüldüğü hatırlatılırken, günümüzde seçim kurallarında yapılan ani değişiklikler ve uygulama çelişkileri kamuoyunda endişe yaratıyor. Bir zarftan çıkan oy pusulalarının bir kısmının geçerli, bir kısmının geçersiz sayılması gibi uygulamalar, seçmen nezdinde seçimlerin meşruiyetini sorgulatıyor.
Seçmen kütüklerindeki belirsizlikler ve son yıllarda vatandaşlığa geçen yabancıların seçmen listelerine nasıl dahil edildiğine dair yeterli şeffaflık olmaması da seçim güvenliğini etkileyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Uzmanlar, erken seçim ihtimalinin her zaman gündemde olduğu bu dönemde, güvenilir bir seçim sistemi inşa edilmesinin demokrasi için kaçınılmaz bir gereklilik olduğuna dikkat çekiyor. Seçimlerin sadece sandığın varlığıyla değil, o sandığın adil, şeffaf ve hukuka uygun işletilmesiyle anlam kazandığı vurgulanıyor.