EN ZOR AMELİYATLAR BU YÖNTEMLERLE İZSİZ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR!

EN ZOR AMELİYATLAR BU YÖNTEMLERLE İZSİZ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR!

EN ZOR AMELİYATLAR BU YÖNTEMLERLE İZSİZ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR!

 

 

Teknolojide yaşanan gelişmelerle birlikte kadın hastalıklarında minimal invaziv cerrahi yöntemlerin yaygınlaşması artık ameliyat sonrası iz kalma endişesini ortadan kaldırıyor. Sezaryen harici her türlü jinekolojik hastalıkta, minimal invaziv yöntemleri kullanabildiklerini hatırlatan Doç. Dr. Nazlı Topfedaisi Özkan, “Bu yöntem sayesinde hastada açılan kesiler ve atılan dikişler de küçük olduğundan estetik açıdan daha izsiz bir görünüm sağlamakta ve hastaların sosyal yaşamına daha hızlı dönmesine yardımcı olmaktadır.” şeklinde konuştu.

 

Son yıllarda, teknolojinin de sunduğu avantajlar ile birlikte kadın hastalıklarının tedavisinde minimal invaziv cerrahi yöntemlerin daha fazla tercih edildiğini belirten Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Nazlı Topfedaisi Özkan, “Kapalı ameliyat olarak adlandırdığımız minimal invaziv cerrahi yöntemler birçok avantajı ile özellikle daha kısa hastanede yatış ve daha hızlı günlük hayata dönüş sağladığı için sıklıkla tercih ediliyor. Hasta konforunun yüksek olduğu bu teknikler arasında laparoskopi, histeroskopi ve robotik cerrahi bulunmaktadır.” dedi.

 

“SEZARYEN HARİÇ DİĞER TÜM HASTALIKLARDA KAPALI AMELİYATI UYGULAYABİLİYORUZ”

 

Sezaryen harici her türlü jinekolojik hastalıkta, uygun durumlar mevcut ise ameliyatı minimal invaziv yöntemlerle yapabildiklerini hatırlatan Doç. Dr. Nazlı Topfedaisi Özkan, “Laparoskopik cerrahi, birçok kadın hastalığında hem tanıda hem de tedavide kullanılabilmektedir. Karın ön duvarında göbek bölgesine yerleştirilen bir kamera ve yardımcı aletler ile yapılan bu cerrahi yöntemde, cerrahi kesiler genellikle 5 ila 10 milimetre boyutunda gerçekleştirilir. Miyom, yumurtalık kistleri, rahim alınması, infertilite (kısırlık) tedavileri , idrar kaçırma, rahim ve vajina sarkması gibi hastalıkların tedavisinin yanı sıra, endometriozis ve erken evre jinekolojik kanserlerin tedavilerinde de bu yöntemler sıklıkla kullanılabilmektedir.” ifadelerini kullandı.

 

“ESTETİK AÇIDAN DAHA İZSİZ BİR GÖRÜNÜM DE SAĞLANABİLMEKTE”

 

Minimal invaziv cerrahi yöntemlerin geleneksel cerrahi tekniklere kıyasla bir dizi avantaja sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Özkan, “Örneğin, minimal invaziv cerrahi ile yapılan işlemler, daha küçük kesiler gerektirir ve bu da hastaların iyileşme sürecini hızlandırır ve ameliyat sonrası ağrıyı azaltır. Bu yöntem sayesinde hastada açılan kesiler ve atılan dikişler de küçük olduğundan estetik açıdan daha izsiz bir görünüm sağlamakta ve hastaların sosyal yaşamına daha hızlı dönmesine yardımcı olmaktadır.” şeklinde konuştu.

 

“AÇIK AMELİYAT SONRASI BAZI YAN ETKİLERİN ORTAYA ÇIKMA RİSKİ DAHA FAZLA”

 

Elbette, bazı ameliyatları gerçekleştirmenin en etkili yolunun daha büyük bir kesi ile olacağı durumlar her zaman olabilir. Ancak minimal invaziv yaklaşımlar uygun durumlarda ilk tercih olmalıdır. Açık ameliyat yöntemleri sonrası dönemde hastanede kalma süresinin daha uzun olduğunu ve tam iyileşme sürecinin 6 ile 8 hafta gibi bir dönemi kapsayabildiğini hatırlatan Doç. Dr. Özkan, “Minimal invaziv cerrahiler daha az doku hasarı, daha az kan kaybı ve daha az enfeksiyon riskiyle gerçekleştirilir. Açık ameliyat sonrası bu yan etkilerin ortaya çıkma riski ise fazladır.” açıklamasında bulundu.

 

“HASTANEDE KALMA SÜRESİNİ DE AZALTIYOR”

 

Minimal invaziv cerrahi yöntemlerin hastaların hastanede kalma süresini de azalttığının altını çizen Doç. Dr. Nazlı Topfedaisi Özkan, “Geleneksel açık cerrahiye kıyasla, minimal invaziv cerrahi ile yapılan işlemler genellikle daha kısa bir hastanede kalış süresine yol açar ve hastaların daha hızlı bir şekilde evlerine dönmesini sağlar.” diyerek bu yöntemlerin kadın hastalıklarının tedavisinde güvenli ve etkili bir seçenek olarak giderek daha fazla tercih edildiğini dile getirdi.

 

“FAZLA KİLOLU VEYA OBEZ HASTALAR İÇİN ÇOK DAHA AVANTAJLI”

 

Minimal invaziv ameliyatların kilolu ve obez hastalar için çok daha avantajlı olduğu söyleyen Doç. Dr. Nazlı Topfedaisi Özkan, büyük miktarda cilt altı dokuya büyük kesiler içeren ameliyatların enfeksiyonlara, doku ve organ yaralanmalarına yol açma olasılığının daha yüksek olduğunu da sözlerine ekledi.

 

“HER HASTA BENZERSİZ OLDUĞU GİBİ HER TIBBİ PROBLEM DE BENZERSİZDİR”

 

Kadın hastalıklarında laparoskopik cerrahinin geleceğinin, teknolojik ilerlemeler, cerrahi eğitim ve uzmanlaşma, hastaların tercihi ve cerrahi uygulama alanlarının genişlemesi gibi faktörlere bağlı olarak şekilleneceğini dile getiren Doç. Dr. Özkan, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

 

“Minimal invaziv cerrahi yöntemler, her ne kadar birçok riski daha düşük olsa da yine de cerrahidir. Yan etkiler ve komplikasyonlar kanama, enfeksiyon ve organ yaralanmalarını içerebilir. Bazı durumlarda, cerrah minimal invaziv bir operasyon planlayabilir, ancak ameliyat edilen alanın daha iyi görüntülenmesi için açık bir prosedüre geçmeyi gerekli görebilir. Belirli bir ameliyatı sıklıkla gerçekleştiren deneyimli bir cerrahın ellerinde ise komplikasyonlar nadir olma eğilimindedir. Bu nedenle hastalığınız ile ilgili cerrahi seçenekleriniz hakkında doktorunuzla seçenek ve olasıkları konuşmanız son derece önemlidir. ”

 

 



SAĞLIK 14.05.2024 20:08:00 0

Hücre yaşlanmasını yavaşlatan 10 besin

Hücre yaşlanmasını yavaşlatan 10 besin

Deniz ve havuzda göz sağlığını korumak için 6 öneri

Deniz ve havuzda göz sağlığını korumak için 6 öneri

D Vitamini Takviyesi Mevsim Seçmiyor!

D Vitamini Takviyesi Mevsim Seçmiyor!

Yenidoğan Sünneti Enfeksiyonları Önlüyor...

Yenidoğan Sünneti Enfeksiyonları Önlüyor...

Dünya yeme bozukluklarıyla mücadele ediyor

Dünya yeme bozukluklarıyla mücadele ediyor

Her 8 Kadından Biri Meme Kanseri Riski Taşıyor!

Her 8 Kadından Biri Meme Kanseri Riski Taşıyor!

DÜNYA GENELİNDE 1 MİLYARDAN FAZLA İNSANI DOĞRUDAN ETKİLİYOR

Dünya genelinde 1 milyardan fazla insanı etkileyen migren, yalnızca bir baş ağrısı olmanın çok ötesinde, yaşam kalitesini düşüren ve günlük hayatı sekteye uğratan ciddi bir nörolojik hastalık.

Tüp bebek tedavisinde havuza girilmemeli

Tüp bebek tedavisinde havuza girilmemeli

Eşrefpaşa Hastanesi’nde diş tedavisi hem kolay hem erişilebilir

Eşrefpaşa Hastanesi’nde diş tedavisi hem kolay hem erişilebilir

Karın şişkinliğine karşı 7 çözüm

Karın şişkinliğine karşı 7 çözüm

Belirtisiz erken teşhiste tüm vücut MR yöntemi

Belirtisiz erken teşhiste tüm vücut MR yöntemi

YAZ AYLARINDA BÖBREK HASTALARI İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT: HATALI BESLENME VE FAZLA SIVI TÜKETİMİ!

Türk Böbrek Vakfı’ndan Diyaliz Hastalarına Yaz Uyarısı: Yanlış Beslenme Kalp Durmasına Yol Açabilir!

Glütensiz beslenme herkes için doğru tercih değil

Glütensiz beslenme herkes için doğru tercih değil

İzmir’de güneşi yoga ile uğurladılar

İzmir’de güneşi yoga ile uğurladılar

Kan bağışı hakkında önemli bilgiler

Kan bağışının kansızlık yarattığına dair toplumda yaygın bir inanış olsa da sağlıklı bir kişinin doğru aralıklarla ve uygun şartlarda kan vermesi kalıcı kansızlığa sebep olmaz.

“ANOREKSİYA BASİT BİR YEME SORUNU DEĞİL, YARDIM ÇAĞRISIDIR”

Dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen yeme bozuklukları, özellikle gençler arasında alarm verici bir hızla artıyor.

Büyükşehir’in yaz spor okulları kapılarını açıyor

Büyükşehir’in yaz spor okulları kapılarını açıyor

Yoğun bakım süreci ile ilgili bilinmesi gerekenler

Yoğun bakım süreci ile ilgili bilinmesi gerekenler

AİLE HEKİMLİĞİNDE ÜCRET KESİNTİLERİ SONLANDIRILMALI

Türk Sağlık-Sen olarak ay başında her sağlık çalışanının ne kadar ücret alabileceğini TEK KALEM MAAŞ önerimizin ne kadar zaruri olduğu, bugünlerde aile hekimliklerinde yaşanan durumlar nedeniyle bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Başkan Tugay’dan Bursa’da düzenlenen DSÖ Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı Konferansı’nda barış mesajı

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Dirençli Sağlıklı Şehirler: Herkes İçin Sürdürülebilir Kentsel Gelecekler Yaratmak” temasıyl

Tümörleri buharlaştıran mucize: Ablasyon

Son yıllarda kanser tedavilerinde yaşanan gelişmelerle özellikle girişimsel onkoloji kavramı ön plana çıkmaya başladı.