HABER MERKEZİ-Günümüz Türkiye’sinde ekonomik kriz ve hayat pahalılığı, vatandaşların en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Ancak bunun yanı sıra, adaletin eşit şekilde dağıtılmadığı, yerel yönetimlerin kayyumlarla el değiştirdiği ve yolsuzlukla mücadelede ciddi eksikliklerin olduğu da geniş bir halk kitlesi tarafından dile getirilmektedir. Ayrıca, yolsuzluk suçlarından ötürü yurt dışına kaçanların, cezai süreçlerden kaçabilmesi, halkın güven duygusunu zedelemekte ve adaletin sağlanması adına ciddi bir soru işareti yaratmaktadır. Bu tür uygulamalar, özellikle muhalefet partilerinin birlikte hareket etmelerine yol açmaktadır.
Son dönemlerdeki İstanbul seçimleri ve referandum süreçlerinde ise, mühürsüz oy pusulalarının kullanıldığı ve seçim güvenliği konusunda ciddi endişeler olduğu ifade edilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bazı partilerin teşkilatlanamaması nedeniyle, bu bölgelerde temsilci gönderme konusunda zorluklar yaşanmakta, bu da seçimlerin şeffaflığını sorgulatan bir durum yaratmaktadır. Özellikle, mükerrer oy kullanımını engellemek amacıyla parmak boyası uygulamasının getirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu önlem, hem seçim güvenliğini artırmayı hem de olası usulsüzlüklerin önüne geçmeyi hedeflemektedir.
Seçim güvenliği meselesi, sadece yerel meselelerle sınırlı kalmamaktadır. Türkçe bilmeyen ya da Türkiye haritasını gösteremeyen kişilerin seçimlerde oy kullanabilmesi, birçok vatandaşın tepkisini çekmektedir. Dış temsilciliklerde, Türk vatandaşlığına geçmiş bazı kişilerin, Türkiye’nin geleceği için oy kullanması, seçimlerin adaletli ve şeffaf şekilde yapılmasını isteyen kesimlerin eleştirilerine neden olmaktadır. Bu noktada, seçimlerin güvenli ve şeffaf bir şekilde yapılabilmesi için parmak boyasının kullanılması gerektiği savunulmaktadır. Bunun yanı sıra, seçim listelerinin güncellenmesi, eski liste ve verilere dayalı şüpheli durumlardan kaçınılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Seçim sürecinde, İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlarının yerlerine tarafsız kişilerin atanması gerektiği de sıkça dile getirilmektedir. Böylece seçim sürecinin daha tarafsız ve adil bir şekilde yürütülmesi sağlanabilir. Ayrıca, seçim öncesinde yapılacak olan karşılama ve uğurlama törenlerinin, temel atma törenlerinin ve diğer siyasi etkinliklerin ertelenmesi talep edilmektedir. Bu tür etkinliklerin seçim sürecinden önce yapılması, kamu kaynaklarının seçim propagandası olarak kullanılmasına yol açabilmektedir. Ayrıca, seçim afişleri, posterler ve siyasi resimlerin önceden kaldırılması gerektiği görüşü de, seçimlerin daha adil bir ortamda geçebilmesi için önemli bir öneri olarak öne çıkmaktadır.
Tüm bu önlemler, halkın güvenini kazanmak ve seçim sürecinin daha şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla yapılması gereken adımlardır. Seçim güvenliği, sadece seçim günü değil, seçim öncesi ve sonrası süreçlerin de doğru şekilde yönetilmesiyle sağlanabilir. Bu bağlamda, seçimlere yönelik şeffaflık, tarafsızlık ve güvenlik önlemleri arttırıldıkça, demokrasimizin güçlenmesi ve halkın iradesinin doğru şekilde yansıması mümkün olacaktır.
