Konuk YAZAR


Başsavcı haklı çıkmadı mı?

Başsavcı haklı çıkmadı mı?


 

AKP’nin, kapatma davasında esas hakkındaki mütalaaya cevabında iddialar şöyle özetlenmişti:

 

“Tıpkı iddianame gibi, esas hakkındaki görüş de baştan sona 'emperyalizm', 'ihanet', 'irtica', 'mürteci', 'din tacirleri', 'tertipçi', 'sömürgeci', 'mandacı', 'işbirlikçi', 'gerici', 'iç ve dış odaklar' ve 'siyasi hegemonya projesi' gibi hukuken tanımlanması imkânsız ve fakat belli bir siyasi/ideolojik tavrı yansıtan kavramlarla doludur."

 

Cevapta, Başsavcı'nın "Ilımlı İslam" kavramını AKP ile birlikte düşünmesi eleştiriliyor ve "Ayrıca esasa ilişkin görüşte, Büyük Ortadoğu Projesinin 'Türkiye'ye ve bölgeye dayatılan, ideolojik altyapısı ılımlı İslam olan bir proje' olduğu ileri sürülmektedir. Başsavcının hangi bilimsel verilerle BOP'un ideolojik altyapısının 'Ilımlı İslam' olduğunu iddia ettiğini merak ediyoruz" deniliyordu.

 

Cemil Çiçek de AKP adına Anayasa Mahkemesi'nde yaptığı sözlü savunmada Büyük Ortadoğu Projesi konusundaki iddiaları cevaplandırmış ve "İddia makamına göre partimiz, 'bir büyük yayılmacı proje' olarak takdim edilen Büyük Ortadoğu Projesinin bir parçasıdır. Her şeyden önce, BOP olarak nitelenen proje uluslararası hukukun konusu olan herhangi bir anlaşma ya da sürece dayanmamaktadır.

 

Hükümetin bölge ülkelerinin sınırlarını değiştirmek, Irak'ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına destek olmak ve Türkiye'nin üniter yapısını ve ulus-devlet kimliğini zayıflatmak ya da değiştirmek gibi bir planın ve çabanın içinde olduğunu iddia etmek, temelsiz ve ideolojik bir suçlamadan ibarettir” demişti.

 

Bugün, Irak’ın kuzeyi bir tarafa, AKP’nin uyguladığı Suriye politikası sayesinde Suriye’nin kuzeyinde de bir PKK devletinin alt yapısı kurulmuş durumdadır.

 

Şimdi o iki yapının, federasyonla Türkiye’ye katılması, böylece büyüyormuş gibi gösterilecek Türkiye’nin ortasından bölünmesiyle ilgili senaryolar sahneye konuldu...

 

***

 

The Independent gazetesinin 29 Temmuz 2008 tarihli sayısında, yani Anayasa Mahkemesi'nin kapatma davası ile ilgili kararını açıklamasından bir gün önce Daniel Howden, Türkiye'nin AKP dönemindeki AB macerasını "Dünyanın en önemli siyasi projesi" olarak nitelendirmiş, AKP'yi övmüş, Türk generallerini suçlamıştı.

 

Howden'in ifadesi şöyleydi:

 

"Müslüman, demokratik, laik, mali açıdan istikrarlı ve Avrupa Birliğini Orta Doğu'ya bağlayan bir ülke yaratma projesi, Türkiye'yi muhtemelen bugün dünyadaki en önemli siyasi deney haline getiriyor. Ve bu proje çökmenin eşiğinde...

 

Demokratik olarak seçilmiş, kökenleri siyasi İslama dayanan bir hükümetin, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede ortaya çıkması, muazzam bir siyasi toplumsal ve ekonomik ilerlemeye rast geldi.

 

Bu ilerlemenin motoru AB üyeliği ihtimali oldu. Tıpkı zengin ülkelerin oluşturduğu genişlemekte olan bir bloğun tarihi mantığının, Sırbistan'ı savaş suçlularını tutuklamaya zorladığı gibi Türkiye'yi de reform yapmaya itti."

 

Türk ordusuna yapılacak operasyonların habercisi gibi bir yazıydı...

 

***

 

Filelefteros gazetesi ise, Anayasa Mahkemesi’nin kararından önce, Rum yönetiminin, "Talat ve Erdoğan ikilisi giderse işimiz zor" diye düşündüğünü yazmıştı.

 

İndependent gazetesinden Adrian Hamilton da 29 Temmuz 2008 tarihli yazısında "İslam ve Batı münakaşasını atın bir kenara. Türk Hükümeti kaybederse hepimiz mağdur olacağız" diyordu...

 

Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever ise mahkemenin kapatmama kararından sonra "Şimdi tekrar ilan ediyorum ki, mahkeme kararı, ölümü gösterip sıtmaya razı etme formülü ile, kurucu unsurunun Türkler olmadığı yeni bir Türkiye'nin formatlanmasında en büyük merhalenin aşılmasına vesile olmuştur." demişti.

 

Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan mahkûm edilen ama kapatılmayan AKP, Türk Ordusu’na Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk suçlamalarıyla müdahale etti ve 15 Temmuz 2016’daki kaostan sonra da MHP’yi de yanına alarak, "Kurucu unsurunun Türkler olmadığı yeni bir Türkiye projesi"ni uygulamaya başladı...

 

Bugün gelinen noktada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın haklı olduğu hâlâ anlaşılmadı mı?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)