TÜİK Mayıs 2025 yıllık TÜFE oranını yüzde 35,41 olarak açıkladı. İki gün önce de İTO İstanbullular için geçinme endeksini yıllık yüzde 46,6 olarak açıkladı.
Yıl sonuna göre beş ayda, TÜFE oranı yüzde 15,09 oldu. İTO Geçinme endeksi yüzde 19,53 oldu. 2024 yılı sonunda İTO harcama sepetini güncelleşti. Beş aylık 4,44 yüzdelik puan farkı, İstanbul’un daha pahalı olduğunu gösteriyor.
1.Türkiye de enflasyon hala küresel ortalamanın çok üstündedir.
2025 Dünya enflasyon ortalama tahminleri yüzde olarak şöyledir.
Enflasyonda Türkiye dünyadan ayrıştı. Mayıs enflasyonu, Dünyada en yüksek enflasyon yaşayan Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri ortalama enflasyonundan da 3 kat daha yüksek oldu.
2.Mayıs ayında üretim maliyetlerindeki artış TÜFE’nin üstünde oldu.
TÜFE verilerine göre Mayıs ayında, aylık Yİ-ÜFE yüzde 2,48, aylık TÜFE ise yüzde 1,53 oldu. Başka bir ifade ile Mayıs ayında maliyet artışı oldu.
2 Mayıs ile 30 Mayıs arasında, bir dolar artı bir Euro’dan oluşan döviz sepeti yüzde 1,4 oranında arttı. TÜFE artışının altında kaldı. Demek ki maliyet artışına kur artışı neden olmadı. Maliyet artışı daha çok imalat sanayiinde üretimde gerilemeden ve kredi faizlerinde reel artıştan ileri geldi;
- İTO’nun PMİ anketine göre, denge düzeyi 50 olması gereken üretim hacmi endeksi, Mayıs ayında bu yılın en düşük seviyesine, yüzde 46’ya indi.
- 2025 Mayıs ayında İmalat sanayii kapasite kullanım oranı yüzde 75 oldu. Potansiyelin altında kaldı.
- Maliyet artışlarına, Kredi faizlerinde reel faizin yüksek olması daha çok etkili oldu. MB verilerine göre Nisan sonunda Ticari kredi faiz oranları artı BSMV ve damga vergisi yani kredi maliyeti yüzde 57,63’ tür. Mayıs TÜFE oranı yüzde 37,86 oldu. Ticari kredilerde reel faiz oranı yüzde 16,86 demektir.
3.Enflasyonda düşme devam eder ve fakat aynı zamanda riskler de yüksektir.
Başta, plansız, programsız ve günübirlik kararlarla fiyat istikrar sağlamak mümkün değildir. Para ve faiz politikası ile talebi kısmanın da negatif maliyetleri vardır. Düşük büyüme veya eksi büyüme, işsizliğin artması, gelir dağılımının bozulması.
Enflasyonun gerilemesine hane halkı talebinde düşme neden oldu. Aşağıdaki grafikte çeyrekler itibariyle hane halkı tüketiminde artış hızı son yılda yüzde birler seviyesine düştü.
Hane halkı tüketim harcamalarında düşmeye karşılık, bütçede kaynaklar etkin kullanılmadı, bütçe açıkları arttı. Bu durum TÜFE‘nin daha hızlı düşmesini önlüyor. Hatta açıklar daha da artarsa, TÜFE yeniden artabilir.
Bütçe açıkları nedeni ile devlet borçlanır. Borç verilebilir fonlar tasarruflardan ödendiği için talep kısıcı etkisi zayıftır. Ama bu fonlar bütçe ile doğrudan harcama kanalına girer ve talep artırıcı etkisi yüzde 100’dür.
Ayrıca bütçe açıkları, ekonomik aktörlerin gelecekteki enflasyon beklentilerini yükseltir.
En büyük risk, siyasi kararlardır. 19 Mart’ta ekonomide bu sıkıntıyı yaşadık. Siyasette sorunlar büyürse enflasyona yansır.
Ekonomi yönetiminde değişme olur, eksi reel faize dönersek, TÜFE yeniden artar.
Değerli okurlarım, bayram tatili nedeni ile yazılarıma Pazar gününe kadar ara veriyorum. Salı günü görüşmek üzere iyi bayramlar olsun.