Mustafa BALBAY


Felaketler ülkesi!

Felaketler ülkesi!


 

Gazete sayfaları, ekranlar her yer kıpkırmızı. “Ciğerimiz yanıyor” sözü yetersiz, yüreğimiz, beynimiz, geleceğimiz, ülkemiz yanıyor.

Eskişehir yangınına dek, teselli insan kaybının olmamasıydı. Sıralasak sütunun yetmeyeceği bir dizi sebep, 10 kişinin orman şehidi düşmesi sonucunu doğurdu. Sadece insan mı canlı? O ormanlar milyonlarca böceğin, hayvanın, bitkinin yurdu. Pek çoğu sadece bu topraklara özgü.

Sorumlu bakanlık neredeyse halkla ilişkiler dairesinden öte işleve sahip değil. Devletin, toplumun bütün olanaklarının seferber edilerek mücadele edilmesi gereken bir felakette hâlâ iktidarın itibarı öncelikli konu. Küçük bir eleştiriye bile yangından önce karşılık veriliyor.

***

Tam bir felaketler ülkesi olduk. Depremden orman yangınlarına, sel baskınından trafik kazalarına kadar dünyanın neresinde bir felaket varsa daha beterini biz yaşıyoruz.

Bütün bu felaketlerden daha felaket olan, felakete müdahale etme bilincinin yetersizliği. 6 Şubat 2023 depreminin üzerinden iki yılı aşkın süre geçti. Hâlâ elde var; çok konut yaptık! Başka?

Yeri geldi vurgulamadan geçemeyeceğiz, depremden sonra Adıyaman’da torundan geline, damattan kardeşe ailesinin dörtte üçünü kaybetmiş bir yurttaş şöyle demişti:

“Ankara’dakilere söyle, torunum depremden ölmedi. Geç müdahaleden öldü. İki gün onun yıkık bina altından gelen iniltisini dinledim.”

Güvenlik güçlerinin, bölgede konuşlu ordu birliklerinin deprem alanlarına gidişine ilişkin niçin planlama yapılmadığı sorusunun yanıtı hâlâ yok!

2020’deki salgında belediyeler de elini taşın altına koymak isteyince iktidardan anında müdahale gelmişti. Hatta yardım planlaması yapmış olan İstanbul ve Ankara belediyelerinin buna ilişkin oluşturduğu bütçeye bile el konmuştu.

Vurguladığımız gibi felaketlerin en büyüğü, felakete müdahalenin tam bir felaket olması!

Türkiye bir deprem ülkesidir, tanımı bir nebze yerleşti. Şunun da kabul edilmesi gerekiyor:

Özellikle küresel ısınma ile birlikte Türkiye bir orman yangınları ülkesi!

Bu nedenle afetlere koşacak birimlerin hem çoklu yetiştirilmesi hem toplumun ilk anda ve devamında yapabilecekleri konusunda eğitilmesi gerekiyor.

***

Şu soruların yanıtını istiyoruz:

-Eskişehir’de şehit olanların yanarak değil, dumandan boğularak, zehirlenerek son nefesini verdiği dikkate alınırsa orman işçilerinin ne kadarı gaz maskesi ve yangına dayanıklı elbiseye sahip?

-İstatistiklere göre yangınların dörtte bire yakını enerji nakil hatlarından kaynaklanıyor. Bu hatlarının bakımından kim sorumlu, denetimi kim yapıyor?

-AKP iktidara gelene dek 80 yıl boyunda verilen toplam maden ruhsatı 1500 civarında. Bugün bu sayı 22 bine çıktı. Maden ruhsatlarının çoğu orman sahası içinde. Bu gerçek orman yangınlarının nedenleri arasında değil mi?

-İzmir Buca’da Türkiye’de görülebilecek hemen hemen bütün arazi koşullarının benzerinin bulunduğu bir bölgede orman yangınları eğitim merkezi vardı. Bu merkez 2018’de kapatıldı. Neden?

-Eskişehir’de şehit olan orman işçilerinden biri 3 aylıktı. Yangın eğitimleri ocak, şubat, mart aylarında olduğuna göre, bu kişi o eğitimi almamış görünüyor. Neden yeterli eğitim almadan felakete gönderildi?

-Son yarım yüzyıldır meydana gelen 10 büyük orman yangınının 7’si son 10 yılda. Neden?

-Toplusözleşme bekleyen 600 bin kamu işçisi içinde ormancılar da var. Ortalama maaşları 34-36 bin lira. Toplusözleşmeleri neden öteleniyor?

Memlekette yağma, yıkım yetmedi, şimdi de yangın mı?