Dün İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yargılamasını izlemek üzere Silivri’deydik!
Yanlış okumadınız!
Yargılanmasını değil, yargılamasını izledik!
Duruşma salonu hiç değişmemiş. 2008- 2013 yılları arasındaki kumpas davaları Silivri Cezaevleri kampüsü içindeki spor salonundan bozma duruşma salonunda yapılmıştı. 2012’de bu tür yargılamaların daha çoook olacağı hesap edilmiş olmalı ki hemen karşısına yeni bir duruşma salonu yapıldı.
Dün İmamoğlu’nun duruşması sırasında ve karar için verilen arada salonu, çevresini gözlemledik. Öncekinin aynısını yapmışlar. Koyu bordo, yanaşık düzen sandalyeler, bir metreyi biraz aşan yükseltilerle ayrılan sanık, avukat, izleyici bölümleri, karşıda iki tarafta yargılanan kişiyi yansıtan ekranlar...
Ortada sanıklar bölümü, iki yanda hafif yükseltiler...
Tepeden sarkan mikrofonlar eksik! Ergenekon’da insanların bir metre kadar tepesinde aralarında ne konuştuklarını kaydetmek üzere mikrofonlar sarkardı! Beden hafızası derler ya karşıda yargılama heyetini görünce bir an tepeme bakmışım, mikrofon nereden sarkıyor diye. Bunları kaldırmışlar ama yargılama ruhu aynı!
***
İmamoğlu’nun bir dizi davasının dünkü bölümünde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’le ilgili tehdit, hedef gösterme, hakaret vardı.
E-Dönüşüm Çözümleri ile Süreçlerinizi Hızlandırın
DİA Fırsatlarını Kaçırmayın
DİA Yazılım
İmamoğlu 20 Ocak 2025’te İstanbul’da düzenlenen yargının siyasallaşmasına ilişkin toplantıda bir konuşma yapmış, daha kürsüden inmeden hakkında soruşturma başlatılmıştı.
Başta vurguladığımız gibi İmamoğlu yargılanmadı, yargıladı. Kimseyi tehdit etmediğini, bunun kendi yaşam ve siyaset anlayışına ters olduğunu vurguladıktan sonra devam etti:
“Ben Türkiye’de sadece bir kişi için tehdidim. Sadece o bir kişi. Bunu da millet yapıyor! Onu dört defa yendim, beşinci kez yeneceğim.”
Konuşmasının bu bölümünü şöyle bağladı:
“Bir millet için en büyük tehdit adaletsizliktir!”
Silivri’de bulunmasının başarıya olan inancını milim sarsmadığını ifade etti, miting meydanlarındaki edasıyla sürdürdü:
“Yolumuz uzun, gençliğimiz var.”
Salonda iki şey eksikti:
Ceketi çıkarması, kolları sıvaması.
O konuşmanın ardından insan beklemiyor da değil!
İmamoğlu’nun MHP ve DEM’e de sözü vardı:
“Huzurlu, barış içinde bir ülke hepimizin hayali. Bu hayali bir kişinin siyasi bekasına kurban etmeyin.”
Ardından ekledi:
“Böylesi süreçlerin başarıya ulaşması hukuktan geçer!”
Savunmaların tamamlanmasının ardından hâkim İmamoğlu’na seslendi:
“Ekrem Bey karar aşamasındayız, son sözlerinizi söyleyin.”
İmamoğlu sözün veriliş şekline şöyle karşı çıktı:
“Benim sözüm bitmez hâkim bey, son söz diye bir şey yok benim için.”
Hakkındaki davaları sıralamaya başlayınca hâkim sıkıldı, doğal olarak! Uzadıkça uzadı!
Mahkeme İmamoğlu’na, hedef göstermekten beraat verirken tehdit ve hakaretten toplam 1 yıl 8 ay ceza verdi!
Hiç ceza vermemezlik yapamazdı!
***
Duruşma arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le bir süre sohbet ettik. Anadolu mitingleri durmak bilmiyor. Yılbaşına kadar liste dolmuş.
Bayburt destanının ardından Gümüşhane de sıradaymış.
Yorgunluğunu anketler alıyor. CHP’nin tartışmasız birinciliği devam ediyor. Zeydan Karalar’a gönderme yapıp “Saraçhane ateşi oraya da sıçradı” diyor!
Bu iş Anadolu ateşine dönecek!
Yazıyı nostaljik noktalayalım.
İmamoğlu için karar veren hâkimelere bakarken bir an Ergenekon’da bize her ay “yurtdışına kaçma ihtimali, delil durumu” diye başlayıp tutukluluğun devamına karar veren hâkimleri düşündük. Bu cümleyi en sert Sedat Sami Haşıloğlu okurdu!
O şimdi yurtdışında, kaçak!
2011 yılıydı. tutuklu yargılandığımız günler... Melike Demirağ salona gelmişti. Bize “Arkadaş” şarkısını söyleyerek müthiş bir enerji ve özgürlük duygusu vermişti. Demirağ dün de salondaydı, “Arkadaş” deyip sarıldık.