İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Cumhuriyet gazetesinden Merve Kılıç'a konuştu ve “İktidarın uyguladığı projenin arkasında bölgemizi düzenlemeye çalışan küresel güçler var” dedi.
Çömez, “Terörist başının cezaevinden çıkarılması ve İmralı’da adeta ‘küçük bir saraya’ yerleştirilmesi ve buradan örgüt üzerindeki tüm yapıları yönetmesi planlanıyor. İkinci aşamada ise 9 bin PKK’lı için özel bir af planlanıyor. Bunu nereden öğreniyoruz? İngiliz haber kuruluşu Reuters haftalar önce açıkladı” diye konuştu.
***
Güncel gelişmeler bu minvalde devam ediyor... Peki stratejik olarak plan nedir? Meselâ Erdoğan neden sık sık “Türk-Kürt-Arap ittifakı” söylemi kullanıyor?
Erdem Atay ve Eray Çelebi, “T.C. Bize Devlet Kursun” adlı ortak kitaplarında bu soruya cevap ararken, “Öcalan, 1999’da yakalandığı zaman her şeyi açıkladı” diyorlar ve Öcalan’ın 1999’da kendisini sorgulayan Hasan Atilla Uğur’a anlattıklarını özetliyorlar:
“Oranın kitlesi (Suriye ve Irak’taki Kürtler) hazırdır. Bütün alt yapısı hazırdır. İran’da ve Kafkasya’da da hazırdır. (...)
Şimdi bunlarla Türkiye dünyayı zorlar. Bu da bir müjdedir. Büyüyen Türkiye’den herkes kazanır. (...) Bu, Türkiye’ye bir Türkiye daha katacaktır. Bu sözü şimdi burada veriyorum. Sözümün kanıtlanması adım adım olacaktır. (...) Ben büyük kazandıracağım. 20-30 milyon çevredeki ülkelerdekiler, çeşitli azınlıklar ve Türkmenler var yani bütün Kürtleri Türkiye’nin hizmetine sokacağım. (...) Şimdi bir defa Türkiye, buralarda bölgeyi kontrol altına alacak. (...) Suriye mahvoldu, İran öyle... Ben tanıyorum oralardaki durumları çok iyi biliyorum. Bunu planlamamız lâzım.”
Erdem Atay ve Eray Çelebi, Öcalan’ın bahsettiği planı, 1965 yılında ABD’nin yaptığını belirterek, Amerikalıların Başbakan Süleyman Demirel’e Türk-Kürt Konfederasyonu önerdiklerine, Genelkurmay’ın planı çok sert bir şekilde reddettiğine ilişkin emekli amiral Vedii Bilget’in 1987 yılında Cumhuriyet gazetesinde yazdığı yazıyı ve sonraki iktidarlara ve liderlere de aynı projenin ne şekillerde dayatıldığına, Suriye’nin parçalanmasından ve kuzeyde PYD/YPG devletinin kurulmasından sonra, Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’e davet ederek, süreci nasıl başlattığına kadar süreci hatırlatıyor...
***
Aynı konuları, Yeniçağ’da yazı dizisi ve sonra da kitap olarak, “Vatan haini diyecekler” ve “Açılımın Şifreleri” başlıkları altında 10 yıl önce ben de incelemiştim.
Zaman zaman görüşlerini mesaj yoluyla benimle paylaşan Hasan Çakıroğlu ise sürecin sonunda ne yapılmaya çalışıldığını şöyle görüyor:
“Genelkurmay başkanının Suriye ziyareti de dikkate alınırsa, aslında olay, Suriye'ye yapılacak bir harekâttan ziyade, Suriye Arap ordusunun Türkiye genelkurmay başkanlığının emrine ve denetimine girmesiyle sonuçlanacak bir sürecin planlaması gibi duruyor.
Kısacası Suriye Türkiye'ye bağlanacak. Böylece Türk, Arap, Kürt federasyonu şeklinde bir yapı kurulacak. Bu yapı daha sonra Yugoslavya misali kendi içinde bölününce Türkiye'nin Sivas, Erzurum gibi doğu illeri ile Hatay ve Mersin gibi Akdeniz illeri de sözde Büyük Kürdistan'ın egemenliğine geçecek. Muhtemelen Kuzeydoğu Türkiye'den Ermenistan'a bir Karadeniz limanı verilecek. İstanbul sözde ekümen patrik egemenliğinde ABD ve AB'ye bağlanacak. Trakya Yunanistan ve Bulgaristan arasında paylaşılırken, Ege denizi tamamıyla bir Yunan gölü olacak, muhtemelen İstanbul, Çanakkale boğazları da sözde bağımsız bir uluslararası komisyonunun denetiminde tabii ki ABD kontrolünde olacak.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'i bu süreçte zaten unutacağız çünkü ortada bir Türkiye Cumhuriyeti kalmayacak; bu bölge İsrail ve Yunanistan'ın egemenlik alanı olacak.
Erdoğan Türk, Kürt, Arap derken sadece bir proje kapsamında Türkiye'ye göç ettirilmiş Araplardan bahsetmiyordu her ne kadar dillendirmese de bahis konusu olan Araplar, Esad artığı Suriye coğrafyasındaki Araplardı.
Bu süreç 20-30 sene de sürebilir, yarım asır da ancak siyasal İslam gibi bir ucube, Atatürkçü kurucu ideolojiye rakip olarak var oldukça bu tarz bir bölünme tehlikesi her daim var olacaktır. Bunun yolu açılmıştır, yani yeni Osmanlıcılık havucuyla bölünme yolu...”
***
Türkiye’de bazıları, halkı bu Amerikan projesine, “Türkiye büyüyüp Turan olacak” veya “Kızılelma’ya ulaşacağız” diyerek ikna etmeye çalışıyor. Bunları, “elma şekeri” vererek çocukları kandıranlara benzetiyorum. Türklük ortak paydasının ortadan kaldırıldığı bir devlet, kimin kızılelmasına ulaşır? ABD, İngiltere ve İsrail’in değil mi?
Türkler, süreci tersine çevirecek enerji ve kudrete sahiptir... Çünkü bir Türk dünyaya bedeldir...
Arslan BULUT(Yeniçağ)
