Murat AĞIREL


Kolay para yok!

Kolay para yok!


 

Hesabını kiraya vermek, özgürlüğünü ipotek etmektir. Yasadışı bahis ve kumar, bu ülkenin en derin yaralarından biri. Uyuşturucu kadar tehlikeli, hatta ondan daha yaygın bir bataklık.

 

Binlerce gencin, çaresiz insanın umudunu sömüren kirli bir düzen bu. Nefesim yettiğince yazmaya, anlatmaya devam edeceğim. Çünkü bu düzen, artık sadece bir yasadışı bahis meselesi değil; bir toplumsal çöküş hikâyesidir. Bu sistemin kurucuları, yani baronları, kurdukları çarkın içinde ezilen insanları zerre kadar umursamıyor.

 

Onlar servetlerine servet katarken sistemin içindekiler göz göre göre yok oluyor. Yasadışı bahis baronları, isim isim MASAK raporlarında yer alıyor, istihbarat birimleri bu kişileri biliyor.

 

Ama ellerini kollarını sallayarak hâlâ sistemlerini, düzenlerini yönetiyorlar. Yurtdışına kaçıp Arnavutluk’ta, Gürcistan’da, Karadağ’da, İngiltere’de ve şimdi Dubai’de krallar gibi yaşıyorlar.

 

Dubai’den son gelen fotoğraf, aldıkları lüks araçları ve evleri gösteriyor. Gençlerin umutlarından çaldıkları parayla bir hayat kurmuşlar kendilerine. Ama biz, bu kirli sistemi yazan gazeteciler olarak yargılanıyoruz.

 

Hep hedefteyiz, namlunun ucu hep bizi gösteriyor. Halbuki PAYFİX adlı elektronik para kuruluşuyla ilgili MASAK raporu ve iddianame ortada. Biz bu kurumun sahibi Erkan Kork ile röportaj yaptık. Her şey kayıtlı.

 

Bu röportajın ardından Timur Soykan ile birlikte bir sabah baskınıyla gözaltına alındık. Hakkımızda ifadesi bile olmayan iddialarla tutuklamaya sevk edildik. 80 gün oldu ve biz halen iddianame hazırlanacak diye bekliyoruz.

 

Şimdi haftada üç gün karakola imza veriyoruz. Yurtdışına çıkamıyoruz. Kendi hayatımızda hapis kaldık. Çünkü yasadışı bahis sisteminin parasal trafiğini yazdık.

 

PEKİ YA ASIL SUÇLULAR KİM?

MASAK raporlarında isimleri geçen kişiler şirketlerini alelacele devrediyor. Milyon dolarlık restoranlar, dijital yayın platformları, ödeme sistemleri elden çıkarıldı. Oysa bu sistemin kolları hâlâ aktif.

 

Şikâyet üzerine denetlenen bir elektronik para firması hakkında Hazine ve Maliye Bakanlığı müfettişleri çok açık bir rapor hazırlıyor. Sermayenin defalarca yatırılıp çekildiği tespit ediliyor.

 

Lisansı iptal ediliyor. Şirket sahibi dava açıp tekrar lisansını alıyor. Firma hâlâ faaliyet gösteriyor. Ankara’da gerçekleşen yasadışı bahis operasyonlarında adı geçen isimlerin elektronik ödeme firmaları hâlâ işliyor. Baronlar yakalansa bile savunmaları hazır: “Ben yasadışı bahis yapmadım.” Çünkü sistemde gerçek kimlik yok. Kod adlar var.

 

Kapalı devre mesajlaşma sistemleri kullanılıyor. Alt kademedekiler, üsttekilerin adını dahi bilmiyor. Ama her sistem gibi bu da bir yerlere bağlanıyor. Ve bu zincirin en zayıf halkası yine en çok acıyı çekiyor. Bu sistemde en ağır cezayı kim alıyor biliyor musunuz? Bankadaki hesabını kiraya verenler. İşsiz gençler, ev hanımları, emekliler,öğrenciler...

 

Her geçen gün çoğalan bir geçim derdi varken kulağa masum gelen teklifler yayılıyor: “Hesabını kullanmama izin ver, karşılığında para kazan.” Ama gerçek çok daha karanlık. O hesaptan geçen para yasadışı bahisten, dolandırıcılıktan ya da karapara aklamadan geliyor. Ve banka hesabını kullandıran kişi, bilerek (çaresizlikten) veya bilmeden büyük bir suçun parçası haline geliyor.

 

Çünkü Türk Ceza Kanunu çok net: Suçtan elde edilen paranın hareketine aracılık eden kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası alabilir. “Hesabımı arkadaşıma kullandırdım”, “Komisyon almadım” savunması bile cezadan kurtarmıyor. Her bir para transferi ayrı bir suç olarak değerlendiriliyor. Sadece bir IBAN verdiği için hakkında 68 ayrı suçtan ceza istenen insanlar var.

 

Ve bu insanlar genellikle sistemin arkasındakileri tanımıyor bile. Ama resmi kayıtlarda onlar görünüyor. Onlar yakalanıyor. Onlar hapse giriyor. Bu süreçte baronlara, sistemin asıl sahiplerine ne oluyor? Perde arkasında gizleniyorlar.

 

Yurtdışındaki lüks dairelerinde hayatlarına devam ediyorlar. KİRLİ ÇARK kitabımda hepsini isim isim yazdım.

 

Bu sadece bireysel bir hata değil. Bu artık bir toplumun çürüyen siniri. Devletin kurumları, bankalar, savcılıklar, medya, yargı... Herkesin sorumluluğu var. Gençler uyarılmalı, kamu spotları hazırlanmalı.

 

Bankalar şüpheli hareketleri tespit edip raporlamalı. Yargı, aracıyla fail arasındaki farkı ayırt etmeli. Kolay para yok. Varsa da bedeli çok ağır. O bedel bazen gençliğiniz, bazen özgürlüğünüz olur.

 

Bugün sadece IBAN verdiğiniz bir hikâye, yarın “örgüt üyeliği” dosyasına dönüşebilir. Bu kirli sistemin kurbanı olmayın. Hesabınızı kiraya vermeyin.

 

Para temiz gözükebilir ama hesabı siz verirsiniz.