Murat AĞIREL


Ormanlar yanarken uçaklar satılıyor

Ormanlar yanarken uçaklar satılıyor


 

“Orman yangınları mevsiminde” her yıl yüreğimiz yanarken gökyüzüne umutla baktığımız yangın söndürme uçaklarının akıbeti, ne yazık ki ticari ve hukuki bir çıkmaza saplanmış durumda.

 

Hele sosyal medyada gündeme oturan, Fransa’da bir tatil bölgesinde yaşanan orman yangınına aynı CL￾215 uçaklarıyla yapılan ardı ardına müdahaleyi görünce ne kaybettiğimizi daha iyi anlıyoruz.

 

Videoyu görenler beni anlamıştır. Zaten bu uçaklar dünyada en çok kullanılan yangın söndürme uçakları. Uzman değilim ama CL-215’ler dağlık bölgelere rahatlıkla giriyor, çok hızlı bir şekilde su dolumu yaparak yanan yerlere ardı ardına sortiler yapabiliyor. Zaten yangınlarda çok su dökmek kadar ardı ardına su dökmek de çok önemli.

 

Şimdi gelelim elimizdeki belgelere. Çünkü elimizdeki belgeler, bu acı tabloyu net bir şekilde gözler önüne seriyor. Anlatayım... İhale kayıt numarası: 15028123352 İhale bitiş tarihi: 23 Mayıs 2025 Yani tam da yangınlar başlamadan önce!

 

Türk Hava Kurumu’na bağlı Gökçen Havacılık’a ait 8 adet CL-215 amfibik yangın söndürme uçağı, 1.457.655.800 TL (1.4 milyar TL) gibi dudak uçuklatan bir muhammen bedelle satışa çıkarılmış.

 

Satışa çıkarılan uçaklar şunlar:

 

TC-TKZ/1076 tescil kodlu uçak: 1983 üretim tarihli, değeri 6.425.000 Amerikan Doları.

 

TC-TKT/1097 tescil kodlu uçak: 1983 üretim tarihli, değeri 6.425.000 Amerikan Doları.

 

Dubai'deki villalar neden bu kadar uygun fiyatlı? (Fiyatlara göz atın)

Dubai’de villalar | Arama reklamları

 

TC-TKY/1108 tescil kodlu uçak: 1989 üretim tarihli, değeri 6.645.000 Amerikan Doları.

 

TC-TKK/1104 tescil kodlu uçak: 1988 üretim tarihli, değeri 6.570.000 Amerikan Doları.

 

TC-TKM/1027 tescil kodlu uçak: 1969 üretim tarihli, değeri 1.900.000 Amerikan Doları.

 

TC-TKR/1030 tescil kodlu uçak: 1970 üretim tarihli, değeri 1.920.000 Amerikan Doları.

 

TC-TKI/1011 tescil kodlu uçak: 1969 üretim tarihli, değeri 1.800.000 Amerikan Doları.

 

TC-TKB/1061 tescil kodlu uçak: 1971 üretim tarihli, değeri 2.480.000 Amerikan Doları.

 

Ancak ne ilk ne de ikinci açık artırmada alıcı bulabilmiş. Satışın düşmesi, sadece bir ihale başarısızlığı değil, aynı zamanda yangınlarla mücadelemizde elimizi kolumuzu bağlayan derin bir sorunun da yansıması.

 

Ankara Sulh Hukuk Mahkemeleri Satış Memurluğu eliyle gerçekleştirilen bu satış sürecinin perde arkasında ise iki büyük bankanın, Akbank ve Albaraka Türk Katılım Bankası’nın alacakları yatıyor.

 

Yani orman yangınlarında kullanılması gereken sekiz uçak haczedilmiş duruyor.

 

Milli servetimiz olan bu uçakların, yaşadığımız yangın tehlikesine rağmen, hukuki bir krizin ve ekonomik darboğazın kurbanı olmuş durumda.

 

Her yaz, ormanlarımız alev alev yanıyor. Her yangında da “Neden yeterli uçağımız yok” diye isyan ediyoruz.

 

 

 

İşte bu noktada, potansiyel olarak yangınla mücadele gücümüze katkı sağlayabilecek sekiz uçağın, bir türlü el değiştiremeyişi trajikomik bir hal alıyor. Tamir, bakım, pilot eğitimi her ne gerekiyorsa yapın artık.

 

Bir tarafta, ülkemizin akciğerleri sayılan ormanlarımız yok olurken diğer tarafta bu hayati araçlar, bir satış odasında alıcısını bekliyor. Üstelik alıcı da bulamıyor. Onlar hangarda çürümeyi beklerken ormanlarımız yanıyor.

 

Peki, ne yapacağız?

 

Elbette ki hukuki süreçler ve alacak-verecek dengeleri önemli. Ancak böylesi stratejik öneme sahip bir varlığın, yangın felaketleriyle boğuşan bir ülkede atıl kalması kabul edilemez.

 

Devletin ilgili kurumları, bu soruna acil bir çözüm bulmak zorundadır. Belki de bu uçakların, kamu eliyle satın alınması veya başka bir modelle yeniden yangınla mücadele filomuza katılması için özel bir düzenleme yapılması gerekiyor.

 

Burada iki önemli nokta ortaya çıkıyor. Bakanlık ve ilgili kurumlar neden sürekli uçak kiralamayı tercih edip bu uçakları modernize etmiyor? Uçak da kiralansın fakat elimizdeki bu imkânlar neden kullanılmıyor.

 

Her açıklamada “Ama bu uçaklar ömrünü tamamladı” cevabını alıyoruz. O zaman Fransa’da gördüğümüz güncel görüntülerdeki uçaklar nasıl uçuyor? Bakın Bursa, Sakarya ve Kastamonu’nun ardından Karabük yanıyor. Buraları Türkiye’nin en yeşil bölgeleri.

 

Karabük’ün yüz ölçümünün yüzde 73’ü ormanlarla kaplıdır. Ormanı en yoğun olan il Karabük’tür. Adeta Türkiye’nin ciğerleridir.

 

 

 

Ülkenin “en büyük blok ormanları”na sahip Karabük’te, sonbaharda renk cümbüşü yaşanır. Göletler, şelaleler, mağaraları saymıyorum bile.

 

Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nca (WWF) “acil olarak korunması gereken 100 sıcak noktadan biri” olarak gösteriliyordu.

 

Karabük ormanlarında köknar, kayın, çam, çınar, ceviz, dişbudak, kızıl ağaç, meşe, söğüt, fındık, porsuk, kiraz, ıhlamur, akağaç, kızılcık, şimşir, ahlat, kontus defnesi, kurt bağrı, erguvan ile yaseminler vardır.

 

Karabük, binlerce hektar “verimli ormanlarıyla” Türkiye’de en fazla verimli ormana sahip bölgelerden biri.

 

Verimli ormanlar, yoğun oksijen üretimi sağlıyor, karbon depoluyor, su döngüsünü ve iklimi düzenliyor, erozyonu engelliyor. İçerisinde yaşayan hayvan ve bitki çeşitliliğini saymıyorum bile.

 

Unutmayalım ki yanan sadece ağaçlar değil, aynı zamanda gelecek nesillerimizin soluyacağı hava, yaşadığı ekosistem de beraberinde yok oluyor. Aynı ormanların, ekosistemin yeniden oluşması yüz seneden fazla sürüyor.

 

Gelin bir de şimdi sekiz yangın söndürme uçağıyla ne kadar ağacın kurtarılacağını düşünün.

 

Yangın söndürme uçakları, bu mücadelede sadece bir araç değil, aynı zamanda milli güvenliğimizin ve çevresel sürdürülebilirliğimizin de birer sembolüdür.

 

Görüyoruz ki bu semboller şu an için gökyüzünde değil, bir mahkeme satışının belirsizliğinde asılı kalmış durumda. Bu acı tablo karşısında, ilgili tüm kurumları ve kamuoyunu, bu soruna kalıcı bir çözüm bulmaya davet ediyorum.

 

 

 

Zira, her yanan ağacın sorumluluğu hepimizin omuzlarında