Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


Siyaset ve ekonomi

Siyaset ve ekonomi


Türkiye’de siyasal krizler her zaman ekonomik krizleri tetiklemiştir. Bazı örnekler;

1. Önce de söylemiştim, 1958’de kriz yaşadık. İlk defa dış borçlarda temerrüde düştük. Bu krize ekonomik sorunlar olduğu gibi siyasi sorunlar da etkili oldu. Muhalefet partisi olan CHP’ye baskı, mitinglerin engellenmesi, basına sansür, toplumu gerdi, güven sorunu yarattı ve siyasi kaos ekonomik krizde etkili oldu.

2. 12 Mart 1971 muhtırası ile hükümet düştü ve koalisyonlar siyaseti istikrarsızlaştı. Arkasından döviz darboğazı, yüksek enflasyon, ithalat kısıtlamaları yaşandı. 1978–79 döneminde Türkiye, ödemeler dengesi krizine girdi ve 1979’da ithalat kotaları uygulandı.

3. 1994 Krizi; 1990’ların başında koalisyon hükümetleri (özellikle DYP–SHP koalisyonu) arasında siyasi çekişmeler yaşandı. Bütçe açıkları arttı, reel faizler arttı, güven kaybı oluştu, 1994’te büyük bir devalüasyon ve finansal kriz yaşadık.

4. 19 Şubat 2001’de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in MGK’da Başbakan Bülent Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatması, devlet krizi sembolü haline geldi ve krize yol açtı.

Olaydan hemen sonra faizler fırladı, borsa çöktü, TL büyük ölçüde değer kaybetti. Bankacılık sistemi krizi tetiklendi. Bu, Türkiye’nin en büyük ekonomik krizlerinden biri olarak tarihe geçti.

5. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile; BIST 100 endeksi yüzde 8,7 oranında düştü, Türk lirası, dolar karşısında yaklaşık yüzde 12 değer kaybetti ve ilk günlerde 42 TL çıktı. Merkez Bankası yaklaşık 25 milyar dolar döviz satışıyla kuru desteklemeye çalıştı. Rezervler kısa vadede ciddi biçimde eridi. Yabancı yatırım sermaye girişi durdu ve çıkış başladı.

15 Eylül günü CHP kurultayı iptal kararı ve kayyum kararı çıkarsa, bu defa daha büyük sorunlar yaşarız. Neler olur?

a. Türkiye de yatırım yapmış yabancı yatırım sermayesi çıkar, 2023 yılından beri giren ve net rezervlerin artıya geçmesini sağlayan portföy yatırımlar, sıcak para çıkar ve Türkiye de döviz sorunu oluşur.

b. Özellikle CDS primleri (ülke risk primi) hızla yükselir, yeni borçlanmalar daha pahalı hale gelir. Dış borçları çevirmekte zorlanırız.

c. TCMB’nin swap hariç net rezervleri hâlen kırılgan bir seviyededir. Gerek yabancı sermaye çıkışı ve gerekse TL‘ye güven kaybı nedeni ile döviz talebi artar. Yine, bankalar ve şirketler, siyasi kriz algısıyla döviz talebini artırabilir. Bunlar da kurun kısa sürede sıçramasına yol açar.

Türkiye ekonomisi öteden beri kırılgandır. Ama bu defa 2013 yılından beri uluslararası kuruluşlar ve büyük bankalar, Türkiye’yi önce dünyanın en kırılgan beş ekonomisi, sonra üç ekonomisi içine koydu. En sonunda da Türkiye ekonomisi dünyanın en kırılgan ekonomisi olarak ilan edildi.

Bu nedenle, demokrasi ve hukukta ihtiyatlı olmamız gerekir. Bu defa sosyal kriz riski de var. Riskler bu kadar açık iken, İktidarın ve özellikle MHP’nin bu riskleri görmesi gerekir