Konuk YAZAR


“Tuhaf zamanlardan geçerken...

“Tuhaf zamanlardan geçerken...


 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Barış ve Adalet İçin Ortak Yol” başlıklı makalesi, Çin’in önde gelen yayın kuruluşlarından People’s Daily’de Çince ve İngilizce olarak yayınlandı.

 

Makalenin son bölümünde Erdoğan şöyle dedi:

 

“Türkiye olarak geçmişten aldığımız güç ve tecrübeyle bugünü şekillendiriyor; yarını ise barış, güven ve iş birliği temeli üzerinde inşa ediyoruz. Attığımız her adım bölgemizden başlayarak dünyaya yeni ufuklar açmaktadır. ‘Tuhaf zamanlardan geçerken’ güven tesis etme, diyalog kanallarını açık tutma ve krizleri çözme iradesiyle sorumluluk üstlenmeye devam edeceğiz. Çin Halk Cumhuriyeti’nin öncü bir aktörü olduğu uluslararası toplumun da ortak vicdan ve müşterek çıkarlar etrafında birleşmesinin daha adil ve müreffeh bir dünyanın kapısını açacağına inanıyoruz.”

 

***

 

Erdoğan’a yurda dönüşü sırasında “tuhaf zamanlar”dan ne kastettiği soruldu; “Uluslararası sistemlerin tıkandığı bir dünyada, normalleşmenin ancak ve ancak hakkaniyet temelinde çözümlerle sağlanacağına inanıyoruz. Geçmişten ders alıyor, geleceği doğru okuyor ve bu vizyonla yolumuzda ilerliyoruz. Biz diyalog kanallarını açık tutmanın önemine inanıyoruz. Biz, adil ve müreffeh bir dünyanın inşa edilebileceğini düşünüyoruz. Nitekim ‘daha adil bir dünya mümkün’ derken hep bunu ısrarla işledik, işlemeye de devam ediyoruz." diye cevap verdi...

 

***

 

Dünyanın tuhaf zamanlardan geçtiği doğrudur da bunun üstesinden gelmek için adımlar atabilmek, öncelikle kendi ülkenizdeki tuhaflıklara son vermenize bağlıdır!

 

Mesela, Türkiye’de Türk ordusuna kumpas kurulduğunu, iktidarıyla, muhalefetiyle hemen herkes kabul etti. Suç kime atıldı? FETÖ’ye değil mi? Tamam da FETÖ’ye devlet içinde kadrolaşması için ne istediyse verdiklerini söyleyen bizzat Tayyip Erdoğan değil miydi?

 

Daha sonra da AKP MKYK üyesi Abdurrahman Kurt, “Askeri vesayeti bitirmek için AKP olarak FETÖ ve ABD ile ortak çalıştık” demedi mi?

 

Sonradan terör örgütü olarak mahkûm ettirdiğiniz bir yapıyla ortak çalışacaksınız, onların düzenlediği bir darbe girişimini “Allah’ın lütfu” olarak değerlendirerek ülkenin yönetim sistemini değiştirecek, Meclis’i etkisiz kılacak ve bütün yetkileri tek adamda toplayacaksınız...

 

Tuhaf zamanlar değil mi?

 

***

 

ABD’nin talebi veya dayatması sonucunda komşunuz Suriye aleyhine asker toplayacak, bir kısmına eğitim, silah ve lojistik destek vererek ülkenin parçalanmasını sağlayacaksınız! Yine ABD dayatmasıyla İdlib’de koruma altında aldığınız HTŞ terör örgütünün başı olan Colani’yi Suriye’ye Cumhurbaşkanı yapacaksınız!

 

PYD/YPG’nin ev baskınları yaparak Türkiye’ye sürdüğü milyonlarca Suriyeliye sınırları açacak ve Türk Milleti esasına dayalı Türkiye Cumhuriyeti’ni bir Türk-Arap-Kürt devletine dönüştürmek için Malazgirt ve Çanakkale gibi büyük zaferlere ortak çıkaracaksınız?

 

Amerikan-Fransız işbirliğiyle başlatılan Libya’ya askeri müdahaleye, savaş gemilerinizle ve hava kontrol sistemlerinizle destek vereceksiniz, Kıbrıs savaşı sırasında ABD Türkiye’ye ambargo uygularken, petrol ve savaş uçağı yedek parçası veren Kaddafi’nin linç edilerek öldürülmesine yardım edeceksiniz, sonra da İslam davasından ve “daha adil bir dünya kurmak”tan bahsedeceksiniz!

 

ABD’nin, işgal ettiği Afganistan’ı Taliban’a teslim ederek çekilmesinden sonra yüzbinlerce Afgan askerinin İran’ı geçerek Türkiye’ye girmesine izin vereceksiniz, donra da Doğu ile Batı arasında köprü kurmaktan bahsedeceksiniz...

 

Siyasi ortağınız, PKK terör örgütünün başına “kurucu önder” diyecek, Meclis Başkanınız da Öcalan’ın taleplerinin görüşülmesi için Meclis’te hukuk dışı bir komisyon kuracak!

 

Hakkınızdaki yolsuzluk dosyalarını kapatanları yüksek yargıya yerleştireceksiniz, sonra da en büyük siyasi rakibiniz olan partiye ve belediye başkanlarına terör örgütü ile işbirliği ve yolsuzluk gerekçesiyle operasyon üzerine operasyon yaptıracaksınız!

 

Ne demiş Ziya Paşa?

 

“Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat/

 

Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde.”

 

Yani onlar dünyaya söylemleriyle düzen vermekten bahsederler ama kendi evlerinde, (ülkelerinde) binbir türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz...

 

Gerçekten tuhaf zamanlardan geçiyoruz...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)