İki hafta öncesine kadar Akdeniz çanağında olan otelciler, bu sene doluluk oranının yüzde 40’a kadar düştüğünden şikayet ediyordu. Şimdi belki biraz daha artmıştır. Belki diyorum, çünkü elimizde istatistiki bilgiler yok. Bu bilgileri TÜİK yayınlıyor. Ancak TÜİK’de yalnızca 2025 yılı birinci çeyrek, yani Ocak-Mart arasındaki istatistikleri yayınladı. İstatistik olmayınca Turizm yatırımcısı da maalesef yıl içi işletme politikası oluşturamıyor.
Akdeniz’de yüzbinlerce yat var. Türkiye yat turizmi için bulunmaz koylara sahiptir. Türkiye’nin bu yat turizminden pay alması gerekir. 53 marina var. Ama bizim mevzuat yat girişini engelliyor. Söz gelimi charter yapan bir tekne Yunanistan’a gitmek için online izin alabiliyor. Türkiye için Turizm Bakanlığına baş vurup bakanlık izni almak gerekiyor. Bu izin de sektör temsilcilerinin söylediğine göre, en az 15 gün sürüyor. Bu nedenle Türkiye ciddi kayıp yaşıyor.
2024 yılında Türkiye’ye gelmek isteyen Charter tekneler makul bir izin harcı ödüyordu. Türkiye bu harcı 2024 yılında artırdı ve izin harcı olarak;
- 39-60 metre arasındaki teknelerde, 3 ay kalırsa 176 bin 613 Euro, 6 ay kalırsa 301 bin 613 Euro;
- 60-80 metre arasında teknelerde, 3 ay kalırsa 256 bin 670 Euro, 6 ay kalırsa 436 bin 670 Euro;
- 80 metre üstü tekneler için, 3 ay kalırsa 461 bin 724 Euro ve 6 ay kalırsa 821 bin 727 Euro ödüyorlar.
Yunanistan bu rakamların onda birini alıyor.
Bu şartlarda Charter yatlar neden gelsin?
1960’lı yıllarda Turizm sektörü için ‘’altın yumurtlayan tavuk‘’ denilirdi. Rahmetli Özal turizme çağ atlattı. Atıl kamu arazilerini turizme tahsis etti. Turizm Bakanlığı yatırımcılara yol gösterdi. O zaman sermaye önünü görebiliyordu ve Turizm Bakanlığı yol gösterip, yardımcı oluyordu. Bunun içindir ki temel sağlam atıldı. Söz gelimi geçen sene 54 milyar dolar net turizm gelirimiz olmasaydı, şimdi cari açığımız bir o kadar yüksek olurdu, dış borcumuz da bir o kadar artardı. Altından kalkamazdık.
Turist pahalılıktan şikayet ediyor.
2021 kur şokundan sonra TL aşırı değer kaybetti. Ama son iki senedir sıcak para girişi TL’ye değer kazandırdı. Ayrıca aksak rekabet şartları ve denetimsizlik nedeni ile, bizzat işletme sahipleri, Dolar ve Euro cinsinden de fiyatları Avrupa’dan daha fazla artırdı. Bunun içindir ki Yunanistan’la rekabet edemiyoruz. Türkler de Yunanistan’a gidiyor.
Bu sene Turizme balta vuran çok sayıda sorun oluştu.
Orman yangınları, Türkiye’deki mülteciler sorunu, Kartalkaya yangını, güvenli ülke statümüzü düşürdü.
Hükümet, Turizm sektörünü kümesteki kazlar olarak görüyor.
Söz gelimi yat limanlarında bağlamada KDV kanununa göre KDV istisnası vardı. 2024 sonbaharında yasa değişti. KDV uygulaması getirildi. Çokta makul oldu. Çünkü pahalı yatlar neden KDV den istisna olsun?
Ancak Maliye yat limanı tarifine takıldı. Çünkü 1984 yılında çıkan KDV kanununda yat limanı yazıyor. Sonrasın da Turizm Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı yat limanlarını tasnif etti. Tali yat limanı, Yat yanaşma iskelesi gibi yat limanı altında yeni sınıflamaya gitti. Maliye bu tarife takılarak geçmiş son beş yıl için Türkiye’de mevcut 53 marinadan KDV istiyor.
2025 yılında Turizme en büyük darbeyi CHP‘ye yapılan operasyonlar vurdu. Avrupa Birliği bu operasyonlara açıkça cephe aldı.
Siyaseti germekten zaman bulup Turizme kulak vermek zorundayız.